10 Mart 2012 Cumartesi



başarı...


Sık sık gülmek ve çok sevmektir; 
akıllı insanlarin saygisini ve çocukların sevgisini kazanmaktır;
Dürüst eleştirmenlerin onayini almak;
sahte dostların arkadan vurmalarina dayanmaktir;
güzeli sevmektir;
herkesteki en iyiyi bulmaktir;
karşılık beklemeyi hiç düşünmeden kendiliğinden vermektir;
geride ister sağlıklı bir çocuk, ister kurtarılmiş bir ruh, ister bir parca yeşil bahçe, ister iyileştirilen bir
sosyal durum birakarak dunyanin iyileşmesine katkida bulunmaktır;
gönlünce eğlenmek ve gülmek;
kendinden geçerek sarki söylemektir;
tek bir kisi bile olsa,birinin sizin varlığınızdan oturu daha rahat nefes aldigini bilmektir;
iste bu basarili olmaktır.



ralph waldo emerson







Zaman zaman -aslında sürekli- neler yapmışım diye geri dönüp bakıyorum arkama. Unutuyorum, hatırlıyorum tekrar yaşıyorum. Bence bir insanın başına gelen en büyük felaket unutamamak. Yıllar boyunca NLP, kişisel gelişim, hafıza teknikleri ile kendini paralamış bir birey olarak bunlara zaman ayırarak yanıldığımı üzülerek kabul ediyorum. Bir gün gelecek, sen bütün bunlardan vazgeçeceksin deseler güler geçerdim, ama şimdi de kendime gülüyorum.

Yıllar önce sırf kendim için bir blog yazmaya başlamıştım, kimse bilmeden yazıyordum içimdekileri... Sonradan birileri öğrendi ve tutuldum kaldım. Dışa yansımaktan hoşlanmamıştım ve tarihe gömdü kendini blogum. Şimdi de benzer bir eşikten geçiyorum, o kadar heyecanlıydım ki tekrar blog yazarken sırf belki de bu yüzden daha çok sarıldım hobime. Ne kadar boş vaktim varsa koştum mutfağa, oysa o kadar çoktu ki bitirilmesi gereken işlerim. Dünyadan, sorumluluklarımdan ve belki de düşünmekten kaçıyordum. Ama her tuşlara basıp içimdekileri döktüğümde, dünyaya benden farklı bakan insanlarca "etiketlendim". Değerlendirilmek yada eleştirilmekten mutlu olan ben etiketlerden hoşnut olamadım. O yüzden, hobimle baş başa kalmayı yeğledim. Yaptım, fotoğraf çektim, hayal kurdum ama yaz-ma-dım.

Sonra yine bir aydınlanma yaşadım. Hani bir laf var ya pek sevmem ben öyle tabirleri ama "ağzı olan konuşuyor"... sadece karşınızdakinin anladığı kadar var olabiliyorsunuz ne yazık ki. Onların çemberi içinde değerlendiriliyorsunuz, onların doğrularıyla, onların yaşadıkları ya da yaşayamadıklarıyla... Bir insan ne zaman kaybetmeye başlar ben bunu çok iyi biliyorum.

KENDİNİ SIRADAN HİSSETMEYE BAŞLARSA!!!!

Bu yüzden bu yanılgıya kapılmayacağım, kendi çığlıklarıyla sağır oluncaya kadar bağırsalar da "onların etiketleri" umurumda olmayacak. Kaldığım yerden devam ediyorum yazmaya, kendimi benim gibi düşünen insanlar olabilir umuduyla paylaşmaya. Sırf bu yüzden yukarıdaki dizeleri bütün başarılı insanlar için paylaşmak istedim.

Kendi değerinizin farkına varın ve dünya düzdür diye bağıranların yanında utanmadan, çekinmeden yuvarlak olduğunu haykıracak cesaretinizi kaybetmeyin diye...

Unutmadan, resim mutlu kısacık bir tatilden kalma.

Gelenekselleşmiş sözümle bitiriyorum...

Şimdiden tüm okuyanlar, mutlu olsun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...